A single event can awaken within us a stranger totally unknown to us. To live is to be slowly born. Antoine de Saint-Exupery
Yaşam için gerekli olan her şeyin gizli özünü bulmaya çalışan hayalgücü, varoluş fikrinin ta kendisidirJ
Ruh(karakterimiz,düşüncelerimiz..) olmadan hayat olmaz ve hayat olmadan herşeyin varoluşu sonlanır…
Küçük Prens, bir pilot (6 yaşında iken bir sanatçı olabilecek iken –büyüklerin yaptığı resimleri anlamaması nedeniyle – pilot olan) ile bir küçük prensin (küçük bir yıldız gibi görünen başka bir gezegenden kendi kendine dünyaya gelen) karşılaşmasını anlatan bir hikaye…
Antoine de St Exupery (29.06.1900-31.07.1944) :
http://www.aviation-history.com/airmen/exupery.htm
Aristokrat bir ailenin oğlu, Lyon da doğup, büyüyor.Babası kont ve sigorta brokerı. 12 yaşında ilk defa uçağa biniyor(Fransız havacılığın öncülerinden birisi ile Gabriel Wibrowski).Mimarlık okuyor,havacılık eğitimi alıyor. 1923 de aşık olduğu nişanlısı geçirdiği kazalar nedeniyle,ayrılıyor.1935 de hız rekoru kırmak üzereyken Sahara Çölü ne bir arkadaşıyla uçağı düşüyor. Susuzluktan ölmek üzereyken kurtarılıyorlar. Bu deneyimini de aktarmış. Charles De Gaulle ile arası pek iyi değilmiş, hatta bu nedenle çok ağır içmeye başladığı da söyleniyor.
1921-1926 ; 1921 de askeri görevini yapmak üzere gittiğinde ilk pilotluk eğitimini alıyor.Fransız hava kuvvetleri Afrika-Güney Amerika hava postası,1934 Air France reklam sorumlusu, 1935, yabancı gazetelerin muhatabı, 2.dünya savaşında düşman topraklarında uçağı düşürülüyor, Amerika’ya kaçıyor. 1943 Fransız hava kuvvetlerine geri dönüş-yaşı uçmak için büyük olmasına rağmen- ve temmuzda uçağının kaybolduğu bilgisi ile ölüm haberi.
Leon Werth : 1878-1955 Fransız surrealistik yazar, Exupery’nin aksine Bolşevik taraftarı musevi bir anarşist, 22 yaş büyük. 1931 de tanışmışlar, 2.dünya savaşı sırasında St Exupery, Amerika da iken o Jura dağlarında gerçekten soğuk ve açlıkla mücadele vermiş, bu nedenle kitabın başındaki pasajda geçen bu bilgiler doğru ve yaşanmış bir hikayenin özet paylaşımı…
Ana Temalar:
· Gözle görülen kabuk yerine, gerçek içeriğini anlayan/yakalayan bir kalbin olması
· Dostluk, her türlü sevgi/aşkın gerçek dostluğun hazinesi
· Evcilleştirme tüm ritülleri ile birlikte, arkadaş olmanın kutsallığı ( disiplin ve sorumluluk beklentisiyle)
· Çocukların hayalgücü ve soru sormaya devam etmesi - Çünkü ben senin annenim-çünkü ben kralım – soruların cevabı olunca anlamsızlaşıyor…
· Otorite, Geçici ve yanlız olmak, sahip olma kontrastı küçük prensin sorumluluk hissi ile işadamının yılzdızlara sahip olması…
http://www.mtholyoke.edu/omc/kidsphil/questions/Littleprince/prince_questions.html
Yazım şekli :
· Öyküleyen ancak bir çocuk diliyle…
Küçük Prens kitabının nasıl varolduğu ? yazarın yazmaya karar verişi ? 1940 sonrası Fransa’dan Amerika’ya geliyor ve geçirdiği kazalar sonuçlarını tedavi etmek üzere Amerika da bir hastanede günlerini geçirirken, bir arkadaşı ona Hans Christensen Andersen in öykülerini okuyor. Aynı zmaanda başka bir arkadaşı da bir suluboya seti hediye ediyor. Böylece eskizlerle yaratmış olduğu karakterleri suluboya ile kesinleştirip, görünür(!) hale getiriyor…Amerikalı bir yayımcı 1942 de bir akşam yemeğinde masa örtüsü üzerine yapmış olduğu çizimlerden etkilenerek, Christmas a yetişecek şekilde bir çocuk masalı yazmasını öneriyor.Çok genç yaşta kaybettiği kardeşi François nun ana karakteri olan bir çocuk masalı da yazmak istediği biliniyor.. 1942 sonunda kitabı yazmayı bitiriyor, 1943 de basılıyor, orjinal fransızca olanı ölümünden sorna 1946 da gerçekleşiyor..
7 farklı gezegeni dolaşıyor. 7.gezegen dünya…Farklı gezegenlerde yaşayan her bir karakter aslında kitaptaki her resmin anlamını küleyen,örnekleyen ana temalar ile bağlantılı…
· Fili yutan boğa yılanını görmeyen büyükler ; yıldızları sayan işadami ; Sadece yıldızları sayan işadamı, yıldızların sahibi olduğunu garantileme derdinde ve bunu kantitatif bir şekilde anlamdan yoksun yapıyor… Büyükler hiçbir şeyi kendiliklerinden anlamazlar, bu nedenle de her zaman açıklamalara ihtiyaçları vardır..Etraflarındaki herşey ile de kopyalayan bir ilişki içindeler..
· Baobab ağacı ; tembel adamın gezegenini ele geçirmesi, Hayalgücümüzü yok eden fiziksel/somut birikimleri, çocukların hayalgücü yokolmadan kötü tohumları yok etmek…Baobab ağacı aynı zamanda tembelliklerinden veya hiçbir şeyin farkında olmayarak içinde bulundukları dünyaya nasıl zarar verebileceklerini fark etmeyenleri de aynı zamanda temsil ediyorlar..
Baobab Ağacı : Afrika,Madagaskar, Avustralya da bulunan farklı cinsleri var. Yüksekliği 31 m, gövde 11 m çapa, gölgeliği 100 m, kökleri 50 m ye ulaşırken 6-7000 m2 alan kaplıyor.
Karakterler & Sembolizm :
Antoine St Exupery’nin faşizm etkisi altındaki Avrupa ya yönelik korkularını, insanların bu dönemdeki belirgin zayıflıklarını ortaya koyarak anlatmaya çalışıyor. 7 gezegendeki farklı karakterler, insanların zayıflıklarının(gurur,açgözlülük,güç hırsı) bir temsili gibi karşımıza çıkıyor. Beraberinde bu insanların varoluşunu da sorguluyor. Örneğin; İşadamı,Kral ve diğerlerinin bir günü diğerinin aynısı, özel bir ritülleri yok, kendilerine özgü bir yaşam biçimi yok..Ancak çok kendilerinden eminler ve faşist eğilimleri var…
O istediği kadar herşeyin sahibi olsun ben hükmederim…Yöneticilere..
Palyaçoya sorduğu soru ; şapkanı yeniden güymen için ne yapabilirim ?
· İşadamı : en ciddi kararkter-en mükemmel yetişkin kafası yanlızca rakamlarla meşgul, oyalanmaktan nefret ediyor, Küçük Prens ise onu oyalıyor, tipik büyüklere örnek-yıldızları sayması-sahip olma duygusu-neyi saydığının veya sahibi olduğunun farkında olmamak…Yıldızlarla eğlenemezsin onlara sahip olmaktan başka bir şey yapamazsın…
· Kral : BENMERKEZLİ ÜSTÜN İNSANLAR-OTORİTE : Bütün evreni yönettiğini düşünen –küstahlık-(bu nedenle de aptal olarak KüçÜk Prens tarafından nitelendirilen), üzerine giydiği kıyafetin zaten küçücük olan gezegenini komple kaplaması, hemen emirler vermesi-iş buyurması –buyurulan işi yapmak hiçbirşeyi feda etmemek e bunedenle de asla bağın oluşmaması…
· Ayyaş : Alkolikliğinden duyduğu utancı unutmak için içmek – kısırdöngü
· Palyaço : KENDİNİ ÜSTÜN GÖREN VE HAYRAN KİTLESİ DE OLSUN İSTEYEN İNSANLAR Sürekli ilgi görmek isteyen ve kendini beğenmişliğiyle her şapka çıkarışında alkışlanmak istemesi, bir insanın görünüşü ve konuşmasıyla değil yaptıkları ile saygı,hayranlık kazanması gerektiğini anlatmaya çalışıyor..
· Fenerci : Her ışığı açtığında güneş ve yeni birisi doğar, her ışığı kapattığında güneş batar, birisi ölür..kendini bir işe adayan – en takdir edilen…
· Coğrafyacı : Kendi gezegenini tanımayan- gezginlerin işi olduğunu söyeleyen ancak çok da okuyan,bilen ve haritalayan kişi…Harita çizen bu kişiden çiçeğini çizmesini istediğinde, çiçeğininde ölümlü olduğunu öğrenir, üzülür ve yok olacağını bildiğini için de çizmeyeceğini anlatır.
· Satıcı : Susuzluğu gidermek için ilaç satan satıcı – günde 53 dk kazanıyormuş su içmeyerek, Küçük Prens bu 53 dk ile su kaynağına yürümeyi tercih edeceğini anlatıyor…Modern dünyanın zaman kazanmak ve kısayolları bulmak ile ilgili popüler önerileri ile dalga geçiyor…
· Tren görevlisi-Demiryolu makasçıcı : Trenleri farklı yönlere gönderen kişi, büyüklerin tersine çocukların baktıkları için hangi yöne gittiklerini bildiklerini anlatıyor, bir yerden başka bir yere gidenlerin/gezginlerin neye bakmaları gerektiği…
· Küçük Prens : Masumiyeti, cehaleti,saflığı temsil ediyor…Hiçkimse bizi dinlemese,izlemese de kendimiz olmayı bilmeyi, hayatta çok pahalı, önemli şeylere sahip olmaktan çok dostların,arkadaşlarının olması..
· Çiçek : Aşk I temsil ediyor, ilk açıldığında en güzeli sonra da kısa bir sürede ölüp giden ! Tırtıllar korku ve endişeyi temsil ediyorlar, onların kelebeğe dönüşmesi dünyanın güzelliklerini ve rahatlığını anlatıyor.Korku ve endişelerin geçici olduğu, tırtılların kelebeğe dönüşündeki zaman kadar zamana gereksinim olduğunu anlatıyor. Küçük Prens i derinden derine çok seven ancak küstahlığıyla -dünyanın onun etrafında döndüğünü sanan- Küçük Prens’in gezegenden gitmesine sebep olan..ona emirler yağdıran, ancak hep onu düşünen- annelerimiz gibi, onları kaybedince kıymetini daha iyi anlarız…
· Tilki : Bilge kişilik – hayatın sırrın bilen yaratık-özgürlüğünü Küçük Prens için feda eden,evcilleşen
· Pilot : Uçağı Afrika çöllerine düşen ve bir an evvel erzağı bitmeden uçağı tamir edip gitmek isteyen ancak içindeki çocuğu öldürmemiş kendisini canlandıran ve ortaya çıkan Küçük Prens den varoluşun anlamını, sevgiyi,dostluğu ve masumiyeti öğrenen bir yetişkin..
· Yılan : Küçük Prens’I ısırarak-zehirleyerek, cennete gönderen kitaptaki ilk karakter (Adem ile Havva nın cennetten kovulmasına sebep olan yılanın tam zıttına..) Ne bir şey sorar,ne bir şey cevaplar, çünkü hayatın sırrın çözmüş kaçınılmaz ölümdür.Ayrıca kitapta bir yerde elma ağacı da geçiyor.
· Küçük Prens’in evi olan gezegeni keşfeden Türk Astronom – kıyafet değişikliği ile kazanılan saygınlık B612 Asteroid.
· Dümyadaki tüm insanları toplasak 30-30 bir yere sığarlar, bir adaya toplanırlar, kendilerini büyük sanıyorlar ancak bu kadar yer kaplıyorlar…
Sorular :
· Küçük Prens Koyunu neden çizmesini istiyor ? Baobap ları daha küçükken yemesi için…insanın içindeki tüm kötülükleri temsil ediyor…
· Baobapların temizlenmesinden çıkardığımız öğüt, sorumluluk ve disiplinle sürekli temizlememiz gerektiği…Küçük Prensin ritüeli gibi..
· Neden ana karakter olarak Küçük Prens ve bir pilot var ? Afrika çöllerinde kaybolan uçak-St Exupery nin de başına gelmiş ve Prens (sun of king kardeşi ile oynadıkları oyundan alıntı)
· Fili yutan boğa yılanı resmine büyüklerin cevabı nedir ? altında yatan sebebi nedir ? koyun çizmesini istediği pilota verdiği cevap ile karşılaştırarak… (işadamı örneği
· Baobab ağacı neyi temsil ediyor ? Sembolizm
· Gül neden Küçük Prens için çok önemli ? gezegeninde diğer çiçeklerden farklı olması, onun kokusu (gözle görülemeyen varoluşu) tüm gezegeni kaplaması,onu evcilleştirdiğini(evcilleştirmek bir canlıyı kurallarına uyar hale getirmek olmakla birlikte başkalarına zarar vermesini önlemek de beraberinde sağlanınca kullanılan bir fiil, bu nedenle dikenlerinden korumak için cam muhafaza koymasını anlaması…) ve binlerce gülden yanlızca birisi olduğu fark ettiğinde onun gülü olduğunu (onun arrogance ına katlanması, koruması, onun için endişelenmesi binlercesinden farklı hale gelmesini sağlıyor..) – SABIR VE SORUMLULUKLA OLUŞTURULAN BAĞLAR, BENZERSİZ VE KOPARILAMAZ-
· Evcilleştirme neyi tesmsil ediyor ? Sembolizm-aradaki bağın oluşması/yaratılması – çünkü evcilleştirebilmek için sabıra, kendini adamaya, mücadeleye ve sorumluluğa ihtiyaç var – evcilleştirme olmadan herşey yanlızca sayılardan ibarettir… binlerce tilki, binlerce gül…insan…
· Gözle değil kalp ile görmek ne anlatıyor ? B612 gezegenini keşfeden Türk..Fiziksel dünyanın baobap ağaçları gibi sınırlandırması beynimizi..
· Başlangıçtaki yılan ile sondaki yılan arasındaki zıtlıklar
· Küçük Prens kimin tarafından doğruldu ? kitap kulübümüze katılan çocuklardan birisi sordu. Saçları sarı olduğuna ve güneş kralı ile ilgili kardeşiyle oynadığı oyundan esinlenerek, güneş doğuruyor diyebiliriz…
· Neden çocuklar trende giderken pencereden dışarı bakıyor ? Çünkü merak ediyorlar…
· Yılana giderken pilot a sen gelme derken sonra fikrini değiştiriyor, yılanın nasıl olsa bri kişilik zehri var diyor ? Neden böyle düşünüyor ? Çünkü tek kişilik zehri var ve Küçük Prens in kaderi gibi olduğunu düşündüğünden olabilir dedik – tamamıyla bizim yorumumuz
· Dostum yok, yalnızım diye sesinin yankılaması
Kitabın bitişi de başlangıcı gibi, yetişkin ve çocuk farklı bakıyor…Pilot, Küçük Prens ölecek diye üzülürken; Küçük Prens gezegenine döneceğini düşünüp; mutlu olmasını istiyor. Pilot kendimizi keşfetmemiz üzerine cesaretlendirirken, Küçük Prens, öğrendiklerimiz üzerine düşünmemize cesaretlendiriyor..
Varoluşları yanlızca bir dış kabuğu temsil eden, yaşamları boş ve değersiz olan, herhangi bir şeyi öğrenmeye bile vakti olmayan, hiçbir kimse veya şey için kendilerinden bir şey feda etmeyen birisi olmak yerine kalbinin isteklerinin ve hayallerinin peşinden giden, birisi olmak – gerçek değer ve sonsuz geçerliliğe sahip şeyleri biriktirmek (gerçek arkadaşlık) ve bunun için fedakarlık - Varoluşumuzun nedeni…
A single event can awaken within us a stranger totally unknown to us. To live is to be slowly born. Antoine de Saint-Exupery
Sözün özü Küçük Prens den : Ölmeden önce Küçük Prens in pilot ‘a söyledikleri ; bedeni de bir kabuk olarak görürsek ölmek üzücü bir şey değil yanlızca yaşlanmış dış kabuğumuz yok oluyor, ruhumuz eğer varolabildiyse; sonsuza dek kalıyor…
Antoine de Saint-Exupery Quotes
A chief is a man who assumes responsibility. He says "I was beaten," he does not say "My men were beaten".
A civilization is a heritage of beliefs, customs, and knowledge slowly accumulated in the course of centuries, elements difficult at times to justify by logic, but justifying themselves as paths when they lead somewhere, since they open up for man his inner distance.
A civilization is built on what is required of men, not on that which is provided for them.
A designer knows he has achieved perfection not when there is nothing left to add, but when there is nothing left to take away.
A rock pile ceases to be a rock pile the moment a single man contemplates it, bearing within him the image of a cathedral.
A single event can awaken within us a stranger totally unknown to us. To live is to be slowly born.
And now here is my secret, a very simple secret; it is only with the heart that one can see rightly, what is essential is invisible to the eye.
Charity never humiliated him who profited from it, nor ever bound him by the chains of gratitude, since it was not to him but to God that the gift was made.
Each man must look to himself to teach him the meaning of life. It is not something discovered: it is something molded.
For true love is inexhaustible; the more you give, the more you have. And if you go to draw at the true fountainhead, the more water you draw, the more abundant is its flow.
Grown-ups never understand anything for themselves, and it is tiresome for children to be always and forever explaining things to them.
He who has gone, so we but cherish his memory, abides with us, more potent, nay, more present than the living man.
How could there be any question of acquiring or possessing, when the one thing needful for a man is to become - to be at last, and to die in the fullness of his being.
I have no right, by anything I do or say, to demean a human being in his own eyes. What matters is not what I think of him; it is what he thinks of himself. To undermine a man's self-respect is a sin.
I know but one freedom, and that is the freedom of the mind.
If you want to build a ship, don't drum up people to collect wood and don't assign them tasks and work, but rather teach them to long for the endless immensity of the sea.
It is in the compelling zest of high adventure and of victory, and in creative action, that man finds his supreme joys.
It is only with the heart that one can see rightly; what is essential is invisible to the eye.
It is such a secret place, the land of tears.
-Life has meaning only if one barters it day by day for something other than itself.
A chief is a man who assumes responsibility. He says "I was beaten," he does not say "My men were beaten".
A civilization is a heritage of beliefs, customs, and knowledge slowly accumulated in the course of centuries, elements difficult at times to justify by logic, but justifying themselves as paths when they lead somewhere, since they open up for man his inner distance.
A civilization is built on what is required of men, not on that which is provided for them.
A designer knows he has achieved perfection not when there is nothing left to add, but when there is nothing left to take away.
A rock pile ceases to be a rock pile the moment a single man contemplates it, bearing within him the image of a cathedral.
A single event can awaken within us a stranger totally unknown to us. To live is to be slowly born.
And now here is my secret, a very simple secret; it is only with the heart that one can see rightly, what is essential is invisible to the eye.
Charity never humiliated him who profited from it, nor ever bound him by the chains of gratitude, since it was not to him but to God that the gift was made.
Each man must look to himself to teach him the meaning of life. It is not something discovered: it is something molded.
For true love is inexhaustible; the more you give, the more you have. And if you go to draw at the true fountainhead, the more water you draw, the more abundant is its flow.
Grown-ups never understand anything for themselves, and it is tiresome for children to be always and forever explaining things to them.
He who has gone, so we but cherish his memory, abides with us, more potent, nay, more present than the living man.
How could there be any question of acquiring or possessing, when the one thing needful for a man is to become - to be at last, and to die in the fullness of his being.
I have no right, by anything I do or say, to demean a human being in his own eyes. What matters is not what I think of him; it is what he thinks of himself. To undermine a man's self-respect is a sin.
I know but one freedom, and that is the freedom of the mind.
If you want to build a ship, don't drum up people to collect wood and don't assign them tasks and work, but rather teach them to long for the endless immensity of the sea.
It is in the compelling zest of high adventure and of victory, and in creative action, that man finds his supreme joys.
It is only with the heart that one can see rightly; what is essential is invisible to the eye.
It is such a secret place, the land of tears.
-Life has meaning only if one barters it day by day for something other than itself.