19 Şubat 2010 Cuma

Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Ahmet Hamdi Tanpınar



Saatin kendisi mekân yürüyüşü zaman ayarı insandır. Bu da gösterir ki zaman ve mekân insanla mevcuttur.

  • Aşağıdaki eklenmiş dosyada o kadar güzel detay var ki, ben yalnızca toplantıda konuşulanları kısa kısa yazıyorum,öncelikle ekli dosyaya bakmanızı tavsiye ederim.
  • Ahmet Hamdi Tanpınar’ın yaşamı ve eserlerini, hangi sırayla neyi okumak gerektiğini, kaç dile çevrilmiş olduğunu konuştuk, bkz wikipedia,amazon
  • Yazarın parapsikolojiye olan ilgisini, paralelinde kendi merak ettiklerimizi ve bu konudaki tecrübelerimizi..
  • Kitabın isminin güzelliğini ve en güzel kitap ismi olarak aldığı ödülü
  • Kitaptaki karakter zenginliğini, Hayri İrdal ın yaşam öyküsünün kitabın 4 ana bölümü ile nasıl özdeşleştiğini ; Büyük ümitlerden küçük hakikatlere geçişi!
  • Her bölümde giren karakterleri ve her bir karakterin nasıl ince ince işlendiğini kimisindeki bilgelik Nuri Efendi gibi kimisinde kaplumbağasının bile sürüldüğü yerde gidip bulduğunu haber veren Seyit Lütfullah gibi kaçıklarıJ
  • Kendi babası ve kitaptaki Hayri İrdal’ın babasını, babaya yönelik göndermeleri
  • Halasının dirilmesini ve yaşama dört elle nasıl sarıldığını(!)
  • Oğlu ile ilişkisini, oğlunun hiçbir şekilde babasının işlerine girmediği, nasıl uzakta ve ari kaldığınız ancak zor dönemde nasıl yardım ettiğini
  • Yapılan maketin araştırması yapılacak 8bu görevi ben üstlendim), bulabilirsem çekirdek kadroya birer kopya hediye edeceğimJ
  • 2 değil 3 çocuğunun olduğunu ve hiçbirimizin fark etmediği kızının isminin Halide olduğunu Halit’e nasıl gönderme yapıldığını
  • Bu kitabın yönetim el kitabı olarak okutulmasına oy birliği ile de ayrıca karar verilmiştir, örnek rol profili Halit..
ahmet hamdi tanpınar sağlığında edebiyatçı kimliği yönüyle edebi çevreler tarafından yeterli ilgi ve alakayı görememiştir. tanpınar edebiyatçı/akademisyen kimliğine gösterilen bu ilgisizliği sükut suikasti olarak isimlendirmiştir.
"ne yaptım? beş şehir'le, okunmayan, hissedilmeyen büyük ve küçük hikayeler, romanla türk edebiyatı nın bütün bir tarafıyım. bu eserlerden memnun muyum? orası başka. fakat abdullah efendi nin rüyaları bilhassa 1.hikaye böyle tenkitsiz mi geçecekti? huzur ki okuyanların hepsi sevdiler, üç makale ile, yaz yağmuru hiçbir akissiz mi geçecekti? bunların türkiye ye getirdiği hiç birşey yok muydu? türkiye ye ve türkçe ye? ya şiirlerim? hala hiçkimse deniz manzumesinden bahsetmedi. deniz manzumesiki türkçe nin beş-on manzumesinden biridir. buna eminim. buna makalelerimi de ilave edin. hayır,ben adımı,küçük şöhretimi hakettim. fakat niçin bu haksızlık? bu işte eksiğim nedir? işin öbür tarafı hala kendimle cenkleşmem, hala kendimi olmuş addetmemem! belki de kendi kendimi mahveden benim. hakkımdaki sükut suikastinin bir sebebi de benim. edebiyatçılarla düşüp kalkamıyorum. 20 ile 35 yaş arasında olanlara çok yakındım, şimdi çok uzağım. aramızda bütün bir kültür ayrılığı var.mesafe...bu genişlik ve ayrılık benimle beğendiğim garplıların arasındakine hemen-hemen yaklaşıyor. edebiyatı, memleketin bugünkü vaziyetinde bu kadar ciddiye almamalıydım".
Özgür Yalım, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın (1901-1962) kült romanı “Saatleri Ayarlama Enstitüsü”nü sahneye uyarlamış, 28 Ekim'den bu yana İstanbul Devlet Tiyatrosu tarafından sahnelenmekte. 
Büyük ÜmitlerÇocukluk yılları
Dayı'nın sünnet hediyesi saat
Hürriyet

MÜBAREK Tevkii Ahmet Efendi - Numan Bey
Nuri Efendi-Seyit Lütfullah- Çeşminigar- Hala'nın dirilmesi, 
Küçük HakikatlerAskerlik sonrası
Abdüsselam Bey, Emine, Şerbetçibaşı elması, Doktor Ramiz, Psikanaliz, Rüyalar,
Emine'nin ölümü- Kendine İhanet

Yangeldi Asaf Bey
İspritizma cemiyeti:
Nevzat Hanım-Murat, Zeynep Hanım intiharı
Madmazel Afroditi ve Halası
Atiye Hanım - Sabriye Hanım (öbür dünya, bu dünyanın devamı)
Cemal Bey, Selma Hn
Sabaha DoğruHalit Ayarcının dönemi
Büyükdere Balıkçı- Menderes?
Şeyh Ahmet Zamani ve oğlu Ahmet
Kefen Yırtan Zarife
Emine ve Pakize
Her mevsimin bir sonu vardır3. çocuğu Halide- Halit Ayarcı ve Pakize…
<><><><>
<>
<><><><>
*dervişçesine tavırlarımız ve lâubalîyane, hatta tiryakice ahvalimiz
*insan her şeyi açıkça söylemedikten sonra neden yazsın ki
*kendi isteksizliğimize zaruret, imkânsızlık gibi adlar koymağa..
*her şeyin zıddıyla maruf ve mümkün olduğu
*günde 5 vakit namaz, ramazanlarda iftar ve sahur her türlüi ibadet saatle idi. Saat Allah'ı bulmanın en sağlam çaresi idi ve bu sıfatla eskilerin hayatını idare ederdi.
*hepimiz ömrümüzün kısalığından şikâyet ederiz, fakat gün denen şeyin bir an evvel ve farkına varmadan harcamak için neler yapmayız.
*beni adam eden saatlerdir.
*Cenaba-ı Hak insanı kendi sureti üzere yarattı, insanda saati kendine benzer icat etti. İnsan saatin arkasını bırakmamalıdır. Nasıl ki; Allah insanı bırakırsa her şey mahvolur.
*Saatin kendisi mekân yürüyüşü zaman ayarı insandır. Buda gösterir ki zaman ve mekân insanla mevcuttur.
*insana yaşadığının şuurunu, zamanını hediye ediyordu.
*AYAR SANİYENİN PEŞİNDE KOŞMAKTIR. İYİ AYARLANMIŞ BİR SAAT BİR SANİYEYİ BİLKE ZİYAN ETMEZ.
*dinlemesini biliyorsun ki bu mühim bir meziyettir. Hiçbir şeye yaramasa bile insanının boşluğunu örter. Karşısındakiyle aynı seviyeye çıkarır.
*hayatta hep i elde etmek için hiç in kısır çölünde yaşamayı tercih etmişti.
*şahsiyet dediğimiz şey ,bu, yani hafızanın ambarında ki maskelerin zenginliği ve tesadüfü. Onların birbirleriyle yaptığı terkiplerin bizi benimsemesidir.
*modern hayat ölüm düşüncesinden uzaklaşmayı emreder.
*bu daima böyledir; hadiseler kendiliğinden unutulmaz. Onları unutturan tesirlerini hafifleten varsa kabahatleri affettiren daima öbür hadiselerdir.
*başkalarının halini tavırlarını görmek, onlar üzerinde düşünmek bana kendi vaziyetimi daima unuttururdu.
*hal yoktur, mazi ve onun emrinde bir istikbal vardır. Biz farkında olmadan istikbalimizi inşa ederiz.
*bir adı olan şey adıyla anılır.
*Ah... Kelimeler ve onlara inanmanın saadeti
*iyiliklerde kötülükler gibidir. Beraber gelirler
*Her iş, iş değildir. İş evvela bir zihniyet ve zaman telakkisidir.
*araya menfaatlerimiz girmeyince hadiseleri elbette başka türlü daha realist bir gözle görmeye hakikate daha uygun şekilde anlamaya ve yorumlamaya çalışırız.
*KENDİNE İHANET EDEN İNSANLARIN DUYACAĞI BİR AZAPTI.
*Olabilecek şeylerin en kötüsü olmuştu. Artık Hürdüm
*insanoğlu insanoğlunun cehennemidir. Bizi öldürecek belki yüzlerce hastalık yüzlerce vaziyet vardır. Fakat başkasının yerini hiçbiri alamaz.
*kordonsuz saat; yularsız hayvan, nikâhsız kadın gibidir. Saatini seven evvela bir kordonla kendine bağlar.
*bazı insanların ömrü vakit kazanmakla geçer. Ben zaman kendi zamanıma çelme atmakla yaşıyordum
*sanki ustadan ustaya yazılmış bir mektup ama belli ki size yazılmamış
*saat zamandır. Bunu düşünmemiz lazım
*aşkın kötü tarafı insanlara verdiği zevki eninde sonunda ödetmesidir. Şu ve ya bu şekilde. Fakat daima ödetir. Hiçbir şey olmazsa bir insanın hayatına lüzümundan fazla girersiniz ki bundan daha korkuncu olamaz.
*maden kendiliğinden ayar kabul etmez
*menfa
YORUM
Alegorik bir hicivdir bu roman. Zaman, mekan, insan, toplum, bürokrasi, menfaatler, ölüm, yalnızlık, iletişim, sabır, mutluluk gibi kavramlar üzerine okumalar vardır. Romanda mekan olarak İstanbul seçilmiştir. Zamanlama ise lineerdir. Çocukluğundan alıp yaşlılığına kadar akmaktadır. Klasikle modern Emine ile Pakize karakterleriyle bütünleşmiştir. Emine'yle birlikteyken gerçeklerin içinde zahirde fakir ama mutlu adamı oynamaktadır. Oysa Pakize'yle beraberken yalanla dolu havayı teneffüs eden zengin fakat mutsuz bir adam olmuştur. Tarihi menkıbelerle zenginleştirilmiş içerik okuru doldurur. (Örneğin; Aziz Paşa'ya tepside sunulan hediye). Tasvirler şapka çıkarttırır. (Örneğin; Cemal Bey, Topal İsmail)
Gözlemlerle dolu bir romandır. Arka sıralarda oturur sınıfı seyrederdim diyen yazar adeta bu romanıyla tahkiye ve sinematografi gücünü ispat ediyor. Osmanlıca kelimelerin ağırlıkta olması anlamayı güçleştirirken uzun cümleler okuma hızını yavaşlatıyor. Gözlemleriyle Peyami Safa'ninkileri -örneğin; Yalnızız- andıran roman, Hayri İrdal karakteri ve olay örgüsüyle kısmen George Orwell'in 1984'üne benzer. Winston Smith'in 101 no'lu odadan çıktıktan sonra, " Artık Büyük Birader'i seviyorum" itirafıyla Hayri İrdal'ın "Artık S.A.E.'nü sorgulamıyorum hatta seviyorum" deyişi yakınlık arz eder. Ayrıca olayların dışında kalmayı yeğleyen tek kişinin oğlu Ahmet oluşu düşündürücüdür Atlı Karanca alegorisiyle her şey özetlenir. Nihayetinde özgünlüğü ve kalitesiyle güzel kitaptır okunması tavsiye edilir.
İKTİBAS
Herkes bilir ki, eski hayatımız saat üzerine kurulmuştur. Hatta sonraları Muvakkit Nuri Efendiden öğrendiğime göre Avrupa saatçiliğinin en büyük müşterisi daima müslümanlar ve onlar içinde en dindarı olan memleketimiz halkı imiş. Günde beş vakit namaz, ramazanlarda iftar, sahur, her türlü ibadet saatle idi. Saat Allah'ı bulmanın en sağlam çaresi idi ve bu sıfatla eskilerin hayatını idare ederdi. (sy. 24)
Modern hayat ölüm düşüncesinden uzaklaşmayı emreder. (sy. 56)
Her şey yolunda... Fakat yalnızız. Bütün dünyada yalnızız. (sy 326)
Umumun parası sarf edilirken o kadar cömert, hasbi, kayıtsız şartsız yenilik taraftarı olan, benim eserimle övünen insanlar, şimdi kendi menfaatleri ortaya konunca birdenbire dönmüşlerdi. (sy. 360) 
atler istikametini değiştirirse mantık da değişir